İlk günün akşamı Hintli arkadaşlarımızla yediğimiz yemeğin ardından kaldığımız otelin yakınında bulunan JAZZ bar’da çok güzel iki saat geçirdik. Sonrasında otelimize geri dönüp dinlenmeyi tercih ettik. Malum erken kalkıp gölün çevresinde görülmesi gereken yerlerden bir kısmını bu gelişimizde gezmek istiyorduk.

Hangzhou’ya gitmeden önce hava durumu kontrolü yaptığımızda kalacağımız ikinci günün yağmurlu olacağını öğrenmiştik ama içimizde havanın iyi olabileceği ile ilgili bir umut vardı. Maalesef hava durumu %100 doğru çıktı. Ama tabii ki yılmadık. Görülmesi gereken yerlerden bir kaçını listemize alıp yola koyulduk.

Gölün çevresini gezebilmek için bir kaç opsiyon mevcut. Toplu taşıma yapan açık mini otobüsler hemen hemen her tarafa rahatça gidebilmekte (yer bulmakta sıkıntı olsa da ) küçük ya da büyük gezi tekneleri , ya da gölün dış kısmında bulunan bisikletler (ikili ve üçlü olanları epeyce eğlenceli)

Biz öncelikle kısa bir tekne turu alıp ordan yürüyerek Leifeng Pagoda’ya ulaştık. Yağmurun şiddetli yağması yürüyüşümüzü biraz yavaşlatmış olsa da Pagodaya ulaştığımızda tüm yorgunluklarımızı bir süre unutup Pagodanın güzel manzarasının tadını çıkardık.

Sonrasında yolumuz üzerinde bir öğle yemeği molası verip,otelden çantaları alıp tren istasyonuna ordan da Şangay’a dönüş yolculuğuna koyulduk.

Maalesef bu Hangzhou gezimizde görmek istediğimiz tüm yerleri hem havanın kötü olması hem de bir gece iki günün yetmemesinden dolayı yapamadık. Neyseki Hızlı Tren ile bir başka hafta sonunu diğer gezilecek yerlere ayırabiliriz tabii ki havanın güzel olması şartıyla.

Bakalım bir başka gezimizde Hangzhou’nun başka hangi güzelliklerini görebileceğiz.